top of page
DOĞRULUK ve DÜRÜSTLÜK
Bir kişinin söz, düşünce ve davranışlarında açık, dürüst ve tutarlı olmasına, olanı olduğu gibi yansıtmasına doğruluk ve dürüstlük denir. Doğruluk ve dürüstlük, kişinin özünün ve sözünün bir olması, yalandan uzak durmasıdır.


Toplumsal ilişkiler güven üzerine kurulur. Hiç kimse yalan söyleyen, verdiği sözleri tutmayan biriyle arkadaşlık etmek, yakınlık kurmak istemez. Dürüst, ahlaklı bir insan karşısındaki kişinin de dürüst ve güvenilir olmasını bekler. Eğitimden aile ortamına, ticaretten arkadaşlıklara kadar toplumsal ilişkilerin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesinin temel şartı doğruluk ve dürüstlüktür.
İnsan, yaşamının her alanında doğruluğu ve dürüstlüğü ilke edinmelidir. Evde, okulda, iş yerinde alışverişte doğruluktan ve dürüstlükten ayrılmamalıdır. Kendi aleyhinde bile olsa doğruyu
söylemelidir. Yalandan, hileden her zaman uzak durmalıdır. Çünkü yalan ve hile, insanlar arasındaki ilişkilerin bozulması-
na neden olur. Toplumda güveni yok eder. Birbirine güvenmeyen insanların oluşturduğu bir toplumda ise huzur, barış ve güven ortamı sağlanamaz. Düşüncesinde sözünde ve davranışlarında doğruluğu ve dürüstlüğü benimseyen kimse Allah’ın hoşnutluğunu kazanır. Çevresi tarafından sevilir ve saygı görür.
Dinin özü doğruluk ve dürüstlüktür. İslam dini doğru sözlü olmanın ve davranışlarda doğru olanı seçmenin üzerinde önemle durmuştur. Allah, doğru olmamızı ve dürüst kimselerle birlikte bulunmamızı istemiştir. Kur’an-ı Kerim’de bu konu ile ilgili şöyle buyrulmuştur: “Ey iman edenler! Allah’ın emirlerine karşı gelmekten sakının ve dürüst insanlarla beraber olun.” (Tövbe suresi,119.ayet.)


Doğru ve dürüst olmanın birey ve toplum açısından ne gibi faydaları vardır?
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) de hayatı boyunca doğruluğu kendine ilke edinmiştir. O hiçbir zaman yalan söylememiş, kimseyi aldatmamıştır. Aile ilişkilerinde, toplumsal ilişkilerde, ticaret yaparken vb. her durumda daima dürüst ve güvenilir oluşuyla tanınmıştır. Bu özelliğinden dolayı da Mekkeliler onu “Muhammedül Emîn” (Güvenilir Muhammed) olarak nitelendirmişlerdir.


BİLGİ KUTUSU


Allah, “Ey (Resulüm!) Sen elbette dosdoğru bir yol üzeresin.” (Yasin suresi, 4. ayet.) ayetiyle peygamberin yolunun doğruluğuna ve sahip olduğu ahlakının güzelliğine dikkatimizi çekmiş; diğer taraftan da “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol...” (hud suresi, 112. ayet.) ayetiyle de gerek peygambere ve gerekse Müslümanlara doğruluktan ayrılmama noktasında hatırlatmada bulunmuştur.
“Doğruluk, insanı iyiliğe götürür; iyilik de cennete götürür. Bir kimse doğru söyleye söyleye Allah katında sıddıklar (doğrulukta en önde olan kişiler) derecesine çıkar. Yalandan kaçının çünkü yalan kötülüğe ötürür. İnsan yalan söyler durur da sonunda Allah katında “yalancı” diye yazılır.” (Buharı,Edeb,69.)
Yukarıda geçen hadiste anlatılmak istenen nedir?
……………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………

ETKİNLİK
Her alanda olduğu gibi doğruluk konusunda da bizler için en güzel örnek Hz. Muhammed’dir (s.a.v.). O, şaka bile olsa insanların aldatılmasını uygun bulmamıştır. Kadın erkek, yaşlı genç, küçük büyük herkese karşı dürüst olmamızı öğütlemiştir. Bir keresinde, “Buraya gel, yanıma gel, sana bir şey vereceğim.” diye çocuğunu çağıran bir kadın görmüştür. Bu kadına, “Ona ne vereceksin?” diye sormuştur. Kadın da Peygamberimize çocuğa hurma vereceğini söylemiştir. Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Eğer çocuğa bir şey vermeseydin senin hakkında, bir yalan söyledi diye yazılacaktı.” (Müslim, İman, 169) Bu olay, kim olursa olsun çevremizdeki insanlara karşı her zaman dürüst davranmamız gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.

OKUMA PARÇASI
Hırsızlar Ve Çocuk
Annesi, okula giden oğlu, Abdülkadir Geylani’nin gömleğinin iç kısmına gizli bir kese yaptı ve içine on tane altın koydu. Sonra da şöyle bir öğüt verdi:
- Çocuğum hiçbir zaman, hiçbir yerde yalan söyleme...
Abdülkadir Geylani bu öğüdü alarak bir kervana karışıp yola düştü. Epeyce gittiler. Kervan kayalık bir yerden geçerken eşkiyaların hücumuna uğradı. Hırsızlar kervanda olan herkesin nesi var nesi yoksa aldılar. Abdülkadir Geylani bir köşede sessizce duruyordu. Hırsızlardan biri şaka olsun diye ona sordu.
- Sen de para var mıdır? Çocuk soğukkanlılıkla cevap verdi:
- Evet amca... Annem bana on tane altın verdi.
Hırsız bu cevap karşısında şaşırdı. Kolundan tutarak onu reisleri olan eşkıyanın yanına götürdü. Çocuğun gömleğini açtılar. On altını çıkarttılar. Hırsızların reisi sordu:
- Niçin altınlarım var dedin? Söylemeseydin biz onları bulamazdık.
Çocuk Abdülkadir başını kaldırıp yüksek sesle cevap verdi:
- Annem bana,“Hiç bir yerde, hiç bir zaman yalan söyleme.” demişti. Sordunuz, ben de söyledim.
Hırsızların reisi utandı, kızardı, başını yere eğdi. Sonra çaldıkları malları herkese geri verdi.
- Bundan sonra eşkıyalıktan vazgeçip iyi insan olacağım, dedi. Ahmet EFE (Çocuklar Güle Benzer)
Yukarıdaki metinde verilmek istenen mesaj nedir?
.……………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………….
…………………………………………………………………………………………….
………………………………………………………………………………………….....

BİLGİ KUTUSU

bottom of page